30 Haziran 2009 Salı

Alevi Toplumunun Talepleri Kabul Edilmelidir

16 yıl önce, 2 Temmuz 1993’de Sivas’ta 35 canımızı kaybettik. Bu acı olayın yıldönümü vesilesiyle, yitirdiğimiz insanları bir kez daha sevgi ve saygıyla anıyoruz.

O gün Madımak Oteli’nde yakılan insanlar bu ülkenin aydınları, onuruydu. 2 Temmuz bir linçtir, katliamdır. Yıllardır “din elden gidiyor” diyerek gericiliği, “Türkiye bölünüyor” diyerek milliyetçiliği körükleyenler, Malatya’da, Maraş’ta, Çorum’da ve Sivas’ta nice canlarımızı gözlerini kırpmadan katletmişlerdir.

Yine bu vesileyle bir kez daha bir gerçeğin altını çizmek istiyoruz. Yıllardan bu yana Alevi sorunu ve gerçeği toplumun gözü önünde duruyor ve çözüm bekliyor. Alevi gerçeğini anlama ve bu toplumunun yaşadığı sorunlara çözüm bulma zamanı geçmektedir.

Bugüne kadar siyasi iktidarların izledikleri politikalar, çözümden değil, sorunun devamından yana olunduğunu gösterdi. Alevileri ve taleplerini yok sayan tutum ve yaklaşımlar sürdürüldü.

Şimdi Alevi toplumunun taleplerini dikkate alıyormuş gibi davranan AKP Hükümeti’nin de; her zaman Alevilere oy deposu gözüyle bakan CHP’nin de, bu yurttaşlarımızın sorunlarına sahici çözümler geliştirme iradesine sahip olmadığı ortada.

Oysa atılması gereken ilk adımlar bellidir:
- Alevilere yönelik ayrımcılık ve haksızlıklara son verilmeli,
- Zorunlu din dersleri uygulamasına son verilmeli,
- Varlığı ve uygulamalarıyla bir mezhebin kuruluşu gibi çalışan Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın bu durumuna son verilmeli,
- Alevi köylerine cami yapılmasından vazgeçilmeli,
- Cem evlerine ibadethane statüsü verilmeli,
- Hacı Bektaş Veli Dergâhı ve diğer Alevi dergâhlarının yönetimleri Alevi
örgütlerine bırakılmalı,
- Ders kitaplarından Alevilere yönelik aşağılayıcı ifadeler çıkartılmalı, Aleviliği
anlatan bir içerik kazandırılmalı,
- Hükümet sorunun çözümünde Alevi toplumunun örgütlerini muhatap kabul etmeli,
- Ve 2 Temmuz’un yıldönümünde Madımak müze ilan edilmelidir.

Alevi sorunu, AKP Hükümeti için bir turnusol kâğıdıdır. Soruna yeterli duyarlılık gösterilmezse, “Aleviler, Sivas’ta yakılırsınız, Gazi’de kurşunlanırsınız, toplumda aşağılanırsınız, devlet görevinde üst düzeyde çalışamazsınız, ramazan orucu tutmuyorsunuz diye dayak yersiniz, ‘mum söndü’ iftiralarına maruz kalırsınız, çocuklarınız zorunlu din dersleri ile asimilasyona tabii tutulur, vergileriniz size saldırı ve iftira olarak geri döner” sözleri gerçekliğini sürdürecektir.

Siyaset ve demokrasi, yaratıcı olmakla mükelleftir. Eşit koşullarda birlikte yaşamayı gerçekleştirecek bir çözüm modeli, Cumhuriyet’in demokratikleşmesine dayanan eşit-özgür yurttaşlık hukuku ve sistemidir.

Türkiye’de tarihten miras aldığımız çok dilli, çok dinli ve çok kültürlü toplum yapımızın bir gerilim ve çatışma değil, zenginlik ve güç kaynağı olarak görülmesi için, Anayasa başta olmak üzere tüm yasal düzenleme ve uygulamaların hızla demokratikleştirilmesinden başka bir seçeneğimiz yoktur.

Ufuk URAS İstanbul Milletvekili
30 Haziran 2009

Ufuk Uras, Balçiçek Pamir'in Konuğu

Ufuk URAS bugün (30.06.2009 Salı ) Haber Türk Tv'de saat 17:00 ile 18:00 arasında "Söz Sende" programında Balçiçek PAMİR'in konuğu olacaktır.

29 Haziran 2009 Pazartesi

Ufuk Uras'ın Köksal Toptan'a Verdiği Soru Önergesi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA,

Aşağıdaki sorularımın TBMM Başkanı Sayın Köksal TOPTAN tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 29.06.2009

Ufuk URAS İstanbul Milletvekili

20 yıldan beri TBMM’de dağıtılmakta olan Hava İş Sendikası’nın aylık yayın organı Hava–İş Dergisi Mart-Nisan sayısı gerekli prosedürü izlemesine rağmen dağıtılmayarak iade edilmiştir.

Neden iade edildiğine dair de bilgi alınamamıştır. Bu çerçevede;

1- Milletvekillerine gelen yayınların bir kısmının dağıtılması, bir kısmının kendilerine ulaşmadan iade edilmesi TBMM içinde bir tür sansür uygulaması anlamına gelmez mi?

2- Milletvekillerine gönderilen, ancak kendilerine ulaştırılmadan iade edilen başka yayınlar var mıdır? Varsa hangileridir?

3- Milletvekillerine gelen yayınların okunup okunmaması tercihinin kendilerine bırakılması daha uygun değil midir?

Çelik-çomak solculuğuyla bir yere varılamaz...

Akşam gazetesi söyleşisi için başlığı tıklayın...

26 Haziran 2009 Cuma

Darbecilerin yargılanması yerine devrimcilerin yargılanması kabul edilemez bir şey

Ufuk Uras, duruşmadan ayrılırken gazetecilere yaptığı açıklamada, Anayasa'nın geçici 15. maddesine ilişkin değişiklikle ilgili neredeyse mutabakata varılacağını belirterek, "bunun tartışıldığı bu günde, darbecilerin yargılanması yerine devrimcilerin yargılanması kabul edilemez bir şey" dedi.

Davanın başlangıcından bu yana 30 yıl geçtiğini, yargılananların bazılarının hayatını kaybettiğini söyleyen Uras, "bizim bugün darbecilerin yargılamamız lazım" diye konuştu.

18 Haziran 2009 Perşembe

Ufuk Uras'ın TBMM Genel Kurulunda Gündem Dışı Yaptığı 15-16 Haziran İşçi Direnişinin Yıl Dönümü Hakkında Konuşma

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 15-16 Haziran İşçi Direnişinin Yıl Dönümü Nedeniyle Gündem Dışı Yaptığım Konuşma

18 Haziran 2009 Perşembe

Sayın Başkan, değerli vekiller;

15-16 Haziran işçi direnişinin yıl dönümü nedeniyle konuşmak istedim.

O günlerde işçiler sosyal, sendikal ve ekonomik haklarına sahip çıkmak amacıyla sokağa döküldüler. Haklıydılar çünkü sendika hakkı olmayan, sosyal hakları budanan insanlar çağ dışı koşullarda daha fazla çalışmak istemiyordu. Tepkilerini ve taleplerini sokakta gösterilerle dile getirdiler. Aradan otuz dokuz yıl geçti, bugün Türkiye’de hâlen sendikal hak ve özgürlüklerin yetersizliği, var olan yasaların engelleyici özellikleri tartışılıyor.

Bakın değerli milletvekilleri, Türkiye bir süre önce Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Aplikasyon Komitesinin sendikal haklar konusunda sakıncalı ülkeler listesine girdi. Aplikasyon Komitesi ILO’nun 87 sayılı Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması Sözleşmesi’ne ilişkin ihlaller gerekçesiyle gündeme aldığı Türkiye’yle ilgili görüşmelerin ardından bir sonuç raporu açıkladı. Raporda sendikacıların örgütlenme ve ifade özgürlüğünün, temel özgürlüklere saygının, örgütlenme özgürlüğünü kullanmanın temel şartı olduğu vurgulandı. Komite, gerekli düzenlemelerin vakit geçirmeksizin gerçekleştirilmesini, yasaların ve uygulamaların ILO sözleşmelerine uyumlu hâle getirilmesini istedi. Komite, Hükûmetten sözleşmelerin uygulanması için gerekli olan anayasal değişiklikleri de hızlı bir şekilde gerçekleştirmesini istedi. Peki, herhangi bir hareket var mı? Yok. Peki, görünürde herhangi bir niyet var mı? O da yok. Türkiye, ILO toplantılarında Belarus, Kolombiya, Guatemala, Myanmar, Pakistan, Filipinler, Swaziland gibi son derece geri demokratik işleyişe sahip ülkelerle beraber tartışılıyor. Hükûmet Türkiye'nin bu durumda olmasına seyirci kalıyor. Neden? Çünkü konu çalışanların, işçilerin hakları olduğunda Hükûmetin gözü kapanıyor, kulakları duymaz oluyor.

ILO organlarının ve pek çok uluslararası kurumun belirttiği gibi, Türkiye’de sendika yasaları ILO sözleşmeleriyle uyum içinde değildir. Temel sendikal hak ve özgürlükler yoğun baskılar altındadır. Geçtiğimiz iki yıl içinde Hükûmet sürekli olarak Sendikalar Yasası’nda reform yapılacağına dair sözler verdi ama sözünü tutmadı. Hükûmet gerekli yasal düzenlemeleri yapmamayı ısrarla sürdürüyor. Üstelik yasa tasarısının son hâli de ILO kriterlerine uygun değildir.

2002 yılından bu yana Hükûmet, Anayasa ve sendikal yasalarda yer alan sendika ve emek karşıtı hükümlere dokunmuyor. Bunları olumlu yönde değiştirmek bir yana, geri adımlar atıyor. Yasal değişikliklerin yapılmaması nedeniyle DİSK ve FERPA üyesi Emekli-Sen hakkında kapatma kararı veriliyor, Öğrenci Gençlik Sendikası Genç-Sen hakkında kapatma davası sürüyor, Uluslararası Çiftçi Örgütü -Via Campesina- üyesi Çiftçi-Sen mahkeme kararıyla kapatılıyor. Geçtiğimiz haftalarda KESK genel merkezi jandarma tarafından aranıyor, aralarında yöneticilerin de bulunduğu KESK’ler tutuklanıyor. Tekstil-Sen’in davası sürüyor. Emekli-Sen kapatılmak isteniyor. Yüzlerce işçi, sendika çalışmaları nedeniyle işten atılıyor. Hükûmet, tüm bunlara seyirci kalmayı sürdürüyor.

Sonuç olarak, Türkiye, sendikal haklarda temel uluslararası insan haklarının çok uzağındadır. Ama iş bununla da bitmiyor. Hükûmetin bu konudaki sabıkası kabarık. Avrupa Birliği müktesebatının üstlenmesine ilişkin Türkiye Ulusal Programı Taslağı’na hiç göz attınız mı? Durum burada vahimin de ötesindedir. AKP yeni Ulusal Program Taslağı’nda da makyajla yetiniyor, oyalamaya devam ediyor.

Bilindiği gibi, Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin son fıkrası, onaylanmış uluslararası insan hakları sözleşmelerinin iç hukuktan üstün olduğunu saptıyor. Bu nedenle, bu sözleşmelere aykırı ulusal yasaların uygulanmasında uluslararası insan hakları sözleşmeleriyle bu konudaki içtihat esas alınmak zorundadır. Ancak bu, sadece sanıldığı gibi yargının da sorunu değildir. Anayasanın bu kuralı yürütmeyi de bağlıyor. Oysa Hükûmet, uluslararası insan hakları hukukunu değil bu hukuka aykırılık taşıyan ulusal yasaları esas alıyor. İşte, sendikal haklar bunun en açık örneğidir. Kamu çalışanlarının sendikal haklarının tanınmaması, grev erteleme ve yasakları, emeklilerin ve öğrencilerin sendikalaşmasının engellenmesi örnekleri ortadadır.

Bilindiği gibi Ulusal Program, AB mevzuatının ülke içi hukukuna hangi sürede ve hangi yasal araçlar kullanılarak aktarılacağını gösteren belgedir. Ulusal Program, aday ülkenin hükûmeti açısından bir niyet ve irade beyanıdır. Bu açıdan da ele alındığında, Türkiye’nin son Ulusal Program Taslağı’nda AB sürecinde…

En uyumsuz alan olan sendikal haklar son derece sınırlı şekilde yer alıyor. Ulusal Program Taslağı’na biraz dikkatle baktığımızda sendikal hak ve özgürlüklerde anlamlı hiçbir ilerlemenin olmadığı görülüyor. Taslağın en kritik bölümü olan “Siyasal Kriterler” başlığı altında sendikal haklara üç, dört satır ayrılmış ve oldukça düşük profille yer verilmiş durumda.

15-16 Haziran işçi direnişinden otuz dokuz yıl sonra hâlâ aynı konuları tartışıyoruz. Ülkeyi yönetenlerin, ücretli çalışanlar, işçiler, emekçiler, sendikalara bakışları onca yıl geçmesine rağmen değişmemiş, 70’lerdeki zihniyet neyse 2009’lardaki zihniyet de bu konuda aynen sürüyor.

Hükûmete soruyoruz: Bu iddialar doğru değilse sendikal alanda AB’ye uyum sürecinde ve ILO sözleşmelerine uyum hakkında ne yaptınız, ne yapacaksınız, en önemlisi ne zaman yapacaksınız?

Ufuk URAS İstanbul Milletvekili

17 Haziran 2009 Çarşamba

Ufuk Uras: ÖDP'den Daha Geniş Bir Hareket Gerek!

BİANET söyleşisi için başlığı tıklayın...

ÖDP’den Özgürlükçü Solcularla birlikte istifa ediyoruz...

Değerli Basın Mensupları,

Solu büyütme, yenileme ve gerçek bir seçenek haline getirme hedefinden sıkça söz ettiğimiz 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinin üzerinden yaklaşık iki yıl geçti. Mevcut partilerde aradıklarını bulamayan yurttaşların arayışları bu süre boyunca durmadı. Biliyoruz ki, mevcutlar umut verseydi, böyle bir arayış olmazdı.

Bu arayış sürüyor, çünkü Türkiye Solu, bugün yaşanmakta olan sorunları demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet ve emekten yana bir seçenek oluşturarak aşma yönünde başarılı olamıyor. Kendini yenilemekte tutucu ve isteksiz davranıyor. Yaşamdan beslenen yeni fikir ve mücadele biçimlerini geliştiremiyor.

Türkiye’de milyonlarca yurttaşımız için işe ve aşa ulaşmak çok zorlaştı. Çalışmak ve sendikalı olmak adeta bir ayrıcalık oldu. Sokaklar umutsuzca geleceğini arayan eğitimli gençlerle dolu. Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetleri bir yurttaşlık hakkı olmaktan çıkmak üzere. Sağın reçeteleri belli. Ama, solda alternatif yok.

Kürt toplumunun meşru kültürel ve siyasal taleplerini kabul etmemek onbinlerin hayatına mal oldu. Çatışmada ısrar politikası bütün yaşamımızı esir aldı. Sağın tercihi buydu. Ama, solda demokratik bir çözümü gerçekleştirecek irade ve kararlılık sergilenmedi.

Laiklik, demokratik ve özgürlükçü bir muhteva kazanamadı. Farklı inançlara sahip yurttaşlar, ciddi bir güvensizlik içinde. Özellikle Alevi toplumunun kimliği, kültürü ve inancı eritilmek istenirken, haklı talepleri hep kulak arkası ediliyor. Sağın siyaseti, inanç ve kültür tercihi biliniyor. Ancak bu konuda samimiyetsizliği bir sol politika ambalajıyla sunma çizgisi de bir türlü sona ermedi.

Eğitimde, işyerinde, evde, mahallede, köyde, kentte kimi zaman kaba, kimi zaman inceltilmiş vahşet, baskı, şiddet ve sömürü ile karşı karşıya olan kadınların yükselen çığlığını siyasi iktidarlar duymuyor. Bu konuda toplumun önünü açmayan bir sol, adına layık olabilir mi?

İşte on yıllardır darbecilerin, sağ iktidarların ve statüko yanlısı siyasal güçlerin elinde oradan oraya savrulan, önemli sorunları demokratik ve çağdaş bir çözüme kavuşturulmamış bu ülkede bir seçenek arayışı da kaçınılmaz oluyor.

Biliyoruz ki, sol, toplumun ve ülkenin karşı karşıya kaldığı sorunları çözebilir, AKP’nin alternatifini yaratabilir. Bu acil bir ihtiyaç. Samimi ve inandırıcı bir siyaset ve güçlü bir sol merkez hayal değildir.

Yaşadığımız dünya ve ülke şartlarını anlamış, sözünü, eylemini yenilemiş bir solun ortaya çıkışı, çorak bir toprağın suyla buluşması gibidir. Böyle bir sol, statükonun siyasal denklemlerini bozacak ve umuda alan açacak; toprak suya, toplum sola kavuşacaktır.

Özgürlükçü Solcular olarak, solda böyle bir değişimin yaşanmasını istiyoruz. Düzenin bütün baskı, ezilme ve sömürülme biçimlerinin mağduru olan toplumsal kesimler ve canı yanan bütün yurttaşlarla kucaklaşmayı hedefleyen bir ‘Tarihsel Buluşma’nın aciliyetine işaret ediyoruz.

Demokrasi, özgürlük, eşitlik, emek, adalet, barış gibi evrensel değerleri temel alan, asıl tercihini insani değerlerden ve demokratik katılımdan yana koyan, kendini bu doğrultuda ifade eden sol bir seçeneğin yaratılması fikrinde ısrar ediyoruz. ‘Tarihsel Buluşma’ için şimdi harekete geçmenin önemli bir sorumluluk olduğunu düşünüyoruz.

Özgürlükçü Solcular olarak bu amaç için yola koyulduk. Sol ve sosyalist hareketin bütün olumlu mirasının ve ÖDP’nin deneyimlerinin hakkını bu süreçte vereceğiz. Türkiye’nin bütün ezilen, sömürülen, baskı ve şiddet gören, kimliği, inancı ve kültürü kuşatılan toplumsal dinamikleriyle kucaklaşmak için üzerimize düşeni yapacağız.

İşimiz basit ve kolay değil. Ama yalnız olmadığımızı biliyoruz. Kendimize ve halka güveniyoruz. Siyasal parti, çevre, kişi ve toplumsal dinamiklerin ortaya koyduğu çabaların, yeni bir sol iradenin vücut bulacağı aynı havuza akması için çaba göstereceğiz.

İşçiler, işsizler, çiftçiler, emekliler, gençler ve kadınlarla buluşmak istiyoruz!
Sosyalistler, demokratlar, ekolojistler, sosyal demokratlar, feministler buluşabilir diyoruz!
Kürtlerin, Alevilerin, tüm düzen mağdurlarının kucaklaşmasıyla her şey aşılır, inanıyoruz!

Laikliği savunmak için demokrasiden vazgeçmeyen, militarist-otoriter-vesayetçi anlayışa boyun eğmeyen; sosyal ve sendikal hakları olmazsa olmaz gören; insanların ihtiyaçlarının karşılanmasına değil, kara odaklanan kuralsız ekonomiye ve kayıt dışı üretime; işsizliğe, kadın ve çocuk emeği sömürüsüne; yoksulluğa, yolsuzluğa ve ekolojik tahribata seyirci kalmayan; kapitalizmi bir yazgı olarak kabul etmeyen; siyasal mücadele hattını demokrasi, özgürlük, eşitlik, barış, adalet, emek, yaşanabilir bir ülke ve dünya gibi değerler üzerinden kurmayı benimseyen yurttaşları, siyasal çevreleri, düzen mağdurlarını birlikte hareket etmeye davet ediyoruz!

Bizler, bu ihtiyacın bilincinde olarak bir dizi çabanın içinde olduk. Ne var ki, uzun yıllardır bir arada olduğumuz, omuz omuza mücadele ettiğimiz birçok arkadaşımızla çözüm önerilerinde ortaklaşamadık. Bu durum ÖDP’yi iki farklı tespit ve çözüm önerisi etrafında ikiye bölünmüş bir hale getirdi. Bu tablonun çözüm üretmekten uzak olduğunu görerek, parti içi iktidar yarışını devam ettirmek yerine, sona erdirmeyi tercih ettik.

Bu amaçla, tek tek yapıları aşan bir ‘Tarihsel Buluşma’ için, kuruluşundan bu yana içinde mücadele yürüttüğümüz ÖDP’den; parti kuruculuğu, çeşitli dönemlerde il ve ilçe yöneticiliği, Parti Meclisi, Merkez Yürütme ve Disiplin Kurulu üyeliği yapmış olan Özgürlükçü Solcularla birlikte istifa ediyoruz.

Solu yenilemek, büyütmek, güçlü ve etkin bir merkez oluşturmak hedefine doğru yürüyoruz. Yolumuz açık olsun.

Birlikte başarabiliriz!

Ufuk Uras
İstanbul Milletvekili
17 Haziran 2009

8 Haziran 2009 Pazartesi

Ufuk Uras'ın Nimet Çubukçu'ya Verdiği Soru Önergesi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA,

Aşağıdaki sorumun Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet ÇUBUKÇU tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim. 05.06.2009

Ufuk URAS İstanbul Milletvekili

Milli Eğitim Bakanlığı orta öğretimde okul çeşitliliğinin azaltılması amacıyla, 2009-2010 eğitim öğretim yılında 9. sınıflardan başlayarak kademeli olarak geçilmek üzere 2008/81 sayılı genelge çıkararak 79 olan okul çeşidini 15’e indirmiştir.

Bu çalışma kapsamında:

1- Çeşitli alanlardaki Anadolu Liseleri (Anadolu Öğretmen Liseleri dışında), birleştirilerek Meslek Lisesi olarak değiştirilmiştir. Ancak 19/12/2008 tarih ve 296/2916 sayılı onay ile Müstakil Anadolu İmam-Hatip Liseleri ile İmam Hatip Liseleri programını uygulayan okullar eğitim ve öğretimde, tabela ve diplomada bu işlemden istisna tutulmuştur. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?

2- Müstakil Anadolu İmam-Hatip Liseleri ile İmam Hatip Liseleri için çıkarılan makam onayına neden olarak 2008/81 sayılı genelgenin 1. maddesinin f bendinde varolan tereddütler acaba, yine 1. maddenin a bendinde düzenlenen ve özel yetenek sınavıyla girilen Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri ile d bendinde düzenlenen Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri için oluşmamış mıdır?

3- Yıllarca yoğun emek verilerek girilen Anadolu Liseleri’nin Meslek Lisesi haline getirilmesi haksızlığını ve siyasi iktidarın bir kesim için getirdiği istisnayı adil buluyor musunuz? Bulmuyorsanız, gerekli değişikliği 2009-2010 eğitim-öğretim yılına yetiştirmeyi düşünüyor musunuz?

Eğitim-Sen'den Destek Ziyareti

İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç ile görüştü.

Uras'ın, TBMM'deki makamında gerçekleşen görüşmede, Kılıç, Eğitim-Sen olarak toplu iş sözleşmesi taleplerine ilişkin yarın, Danıştay parkında bir süre oturma eylemi yapacaklarını ve Milli Eğitim Bakanlığına yürüyeceklerini bildirdi. Taleplerine Uras'tan destek isteyen Zübeyde Kılıç, kamu çalışanlarının, birçok hukuki sözleşme gereği grev hakkı bulunduğunu, ancak hayata geçirilmesinde engellere takıldıklarını anlattı.

KESK ve Eğitim-Sen'in geçen dönemde toplu sözleşme masasına oturmayacakları nı ifade ettiğini anımsatan Kılıç, dün başlattıkları eylemin yarın da süreceğini kaydetti. Kılıç daha sonra, isteklerini içeren bir dosyayı Uras'a sundu. Ufuk Uras da çalışanlar için toplu sözleşme hakkının önemine değinerek, örgütlü olmanın önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini söyledi. ''Krizden çıkış yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz'' sözüne katıldığını belirten Uras, eğitim açısından dünyada 77. sırada olan Türkiye'nin eğitime öncelik vermesi gerektiğini kaydetti. (AA)

Ufuk Uras Adana’ya Geliyor

“Bugün onurlu ve insanca bir yaşam umudu verecek çözümler ortaya koyabilecek bir solun yeniden toplumsal bir güç olmayı başarabilme şansı vardır.

Şimdi yeni fikirlere, yeni yüzlere, yeni mücadele araçlarına, yeni örgütlenmelere ihtiyacımız var.”

“BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ” salon toplantımızda Milletvekili Ufuk URAS, Prof.Dr. Mithat SANCAR ve Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Yönetim Kurulu Üyesi Av. Kemal DERİN konuşacaklar.

Bütün Adanalı yurttaşlarımızı ve basın mensuplarını salon toplantımıza davet ediyoruz.

Saygılarımızla.

Tarih : 06 Haziran 2009 Cumartesi
Saat : 13.00
Yer : Şirin Müzikhol
Vakıflar Sarayı arkası
Alidede İşmerkezi Kat:4

2 Haziran 2009 Salı

Ufuk Uras’ın Mayıs Ayı Faaliyet Raporu

Ufuk Uras Mayıs Ayında:

03.05 günü; ÖSP Koordinasyon toplantısına katılmıştır.

05.05 günü; (Ulaşım sorunlarıyla ilgili verdiği soru önergesi cevaplanmıştır.)

06.05 günü; Hacettepe Üniversitesi “Politika Klübü”nün düzenlediği “Yerel seçimler ve siyaset” başlıklı konferansa katılmış ve Alman medyasının 20 kadar temsilcisiyle görüşmüştür. (Mühendislerin işsizlik sorunuyla ilgili verdiğimiz soru önergesi yanıtlanmıştır.)

07.05 günü; Alevi Bektaşi Federasyonu yöneticileriyle görüşmüştür. Çamlıhemşin Belediye Başkanı İdris Melek'in ziyaretinde, birlikte basına açıklaması yapmıştır. Mecliste TV’lere çeşitli konularda görüş vermiştir.

08.05 günü; Press TV ile Nükleer başlıklı füzeler üzerine röportaj yapmıştır. Milliyet’te Melih Aşık’ın haberine düzeltme yollamıştır. Korucularla ilgili soru önergesi vermiştir.

09.05 günü; Ermeni Lisesi’nde Mahir Günşıray’ın “Beklemek “oyununu izlemiştir.

12.05 günü; Yusuf Arslan’ın yeğeni ile sohbet etmiştir.

13.05 günü; Koruculukla ilgili gündem dışı konuşma yapmıştır. Mehmet Ağar’ın duruşmasına katılarak müdahil olma talebinde bulunmuştur (mahkeme kabul etmedi). 2007 Genel Seçim kampanyamızda çalıştığını belirten Tunceli Mazgirt İlçesi Belediye Başkanını kutlamıştır. Engelliler Federasyonu Başkanı ve heyetinin ziyaretinde, basına açıklama yapmıştır. Danimarka Büyükelçiliği’nde homofobi karşıtı resepsiyona katılmıştır.

14.05 günü; ODTÜ’de Uluslararası Af Örgütü, Norveç İşçi Partisi milletvekili ve DTP’den Sebahat Tuncel katıldığı, homofobi karşıtı panele katılmıştır.

16.05 günü; Hollanda’da İnsan Hakları Derneği’nin davetlisi olarak kültürel çoğulculuk üzerine bir panele katılmıştır.

17.05 günü; Pandora Dergisi’ne söyleşi vermiştir.

19.05 günü; Okmeydanı’nda Beyoğlu İlçeden Rüstem arkadaşımızın annesinin cenazesine katılmıştır. Türkan Saylan’ın cenazesine katılmış, Haber-Türk, Sky-Türk, CNN, NTV'de canlı yayına çıkmıştır.

20.05 günü; Mersin Eğitim-Sen’e trafik kazası nedeniyle yitirdiğimiz arkadaşlarımız için başsağlığı dilemiştir.

21.05 günü; Ankara’da öğretim üye ve yardımcılarıyla toplantıya katılmıştır. Avusturya Yeşiller Partisi milletvekili Alev Korun’la sohbet etmiştir. Baran Dursun’un babasından mahkeme sonucu konusunda bilgi almıştır. Öğretmen adayları ile görüşmüştür.

22.05 günü; İ.Ü’de faşistlerin saldırısına uğrayan öğrencilerle görüşmüştür. Haber-Türk'e, Orhan Pamuk’u Meclis Onur Ödülü’ne aday göstermesi konusunda görüş vermiştir.

23.05 günü; Kadıköy’de Adnan Genç ve arkadaşlarının kitabevinde imza günü gerçekleştirmiştir. Hüseyin arkadaşımıza geçmiş olsun ziyaretinde bulunmuştur.

24.05 günü; Çağlayan’da DTP ile dayanışma mitingine katılmıştır.

25.05 günü; Hava-İş Başkanı Atilay Ayçin’le görüşme yapmıştır.

26.05 günü; Divriği Gazetesi'nin tarihi eserlerle ilgili soru önergemizi manşetten vermesine, teşekkür etmiştir. NTV'ye misyonerlik brifingi konusunda görüş vermiştir.

27.05 günü; İncirlik Üssü ile ilgili gizli kararname konusunda Başbakana soru önergesi vermiştir. Haber-Türk canlı yayınında faşizan uygulamalar teması üzerine konuşmuştur. Parlamento Muhabirleri Derneği’ni ziyaret etmiştir. Batıkent Sanat Merkezini ziyaret etmiştir.

28.05 günü; KESK Genel Merkezi’nde gözaltılar ile ilgili basın açıklaması yapmıştır. Eğitim-Sen Genel Merkezinde Genel Başkan Zübeyde Kılıç’a geçmiş olsun ziyareti yapmış ve Yüksel Caddesi’ndeki protestoya katılmıştır.

30.05 günü; Diyarbakır Belediyesi’nin düzenlediği festivale katılmış, panelde konuşma yapmıştır.

31.05 günü; Mülkiyelilerde ÖSP koordinasyon toplantısına katılmıştır.

01.06 günü; Deri-İş Sendikası Başkanı, Petrol İş Sendikası Başkanı ve yönetim kurulu üyeleriyle görüşmüştür. Tarık Ziya Ekinci ve Nihat Sargın ile görüşmüştür.