2 Aralık 2010 Perşembe

Meclis Konuşması: Yurttaşlarımızın Sahici Meseleleriyle Yüzleşmek Durumundayız

TBMM Genel Kurulunda Yurtdışı Türkler Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Mersin Mv.Mehmet Şandır ile Tokat Mv.Reşat Doğru’nun Türk Dünyası İşbirliği ve Koordinasyon Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi 4. Md. Üzerinde BDP Grubunun Verdiği Önerge ve Önerge Üzerinde Ufuk Uras'ın Yaptığı Konuşma

24 Mart 2010

Görüşülmekte olan 485 Sıra Sayılı Yurtdışı Türkler Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 4. maddesinin yasa metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

Ufuk Uras (İstanbul), Akın Birdal (Diyarbakır), Osman Özçelik (Siirt), Pervin Buldan (Iğdır), Sırrı Sakık (Muş), Nuri Yaman (Muş)


Sayın Başkan, değerli vekiller;

Biraz önce bir vekilimiz yurt dışından gelen tepkileri ifade etti haklı olarak ama bir tepki gelmedi.

Yıllardır toplumsal yaşamın her alanında eşit haklar için çalışmalar yapan, uğraş veren, yaşadıkları ülke ve Türkiye ile bağlı sorunlarına ilişkin çözümler üretmeye çaba gösteren ve sonuçları sürekli yetkililere ulaştırmaya özen göstermiş bir dizi göçmen federasyonu var. Bu konularda son derece hassaslar fakat konuyla ilgili, haberdar olmamaktan kaynaklanan, geç kalmışlıktan kaynaklanan sorunlar nedeniyle görüşlerini Hükûmete aktaramıyorlar.

Şimdi, demokrasiyse her alanda demokrasi. Yurt dışındaki yurttaşlarımızla ilgili bir yasa çıkarırken herhâlde öncelikli olarak oradan gelen talepler doğrultusunda hareket etmeliyiz ve tasarının son hâline gelinceye kadar süreçlerde yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın oluşturduğu örgütlerin görüşlerinin alınmamasının son derece önemli bir eksiklik olduğunu düşünüyoruz. Daha önce gereği gibi işletilmese bile var olan "Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar Danışma Kurulu" biçiminde adlandırılan Danışma Kurulunun yok sayılmasının, görüşlerine başvurulmamasının da tasarının kolektif bir çabanın ürünü olmasını engellediğini düşünmekteyiz.

Tasarıda, yurt dışındaki sivil toplum örgütleri olarak adlandırılan yapılarla olan ilişkilerden söz edildiğini görüyoruz. Yasada bu ilişkilere yer verilirken söz konusu örgütlerin, yaşanılan ülkelerin birer bağımsız örgütü olduğu gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Yurt dışında yaşayan göçmenlerin seçme ve yaşadıkları ülkelerde ülke seçimleri için oy kullanma hakkıyla ilgili bir yasa bildiğiniz gibi çıkarılmıştı. Ancak, henüz gerekli hazırlıklar yapılmadı, pratik uygulama adımları atılmadı. Üstelik, bütün bu sürecin bağımsız adaylık için de olumsuz işlediğini, bu yüzden, bir dizi milletvekilimize sınırlardan gelen oyları, bağımsızlar için geçerli olmaması nedeniyle yitirdiğimizi biliyoruz ve bu hakkın seçilebilme ayağının da eksik bırakıldığını görüyoruz ve bütün bunlar çözüm bekliyor. Tartışılmakta olan tasarıda, hak ve hayata geçirilişiyle ilgili bu yaklaşımlarda demokrasi son derece önemli. Göçmenler sınırda değil yaşadıkları ülkelerde o yüzden bağımsızları da kapsayacak şekilde oy kullanabilirse, seçilme hakları verilirse, yurt dışında göçmenleri temsilen milletvekilleri seçilebilirse çok olumlu.

Tasarıda yer alan Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu'nun yapısıyla ilgili olarak da yurt dışında çalışan vatandaşlardan bu kurulda yer alması düşünülenlerin seçim yoluyla görevlendirilmeleri önemli. Atama yoluyla yapılacak görevlendirmeler demokratik olmayacağı gibi, temsili zayıf kılacak. Ayrıca sorunların ve çözümlerin kurula taşınması süreci, eksik ve antidemokratik ve güçlü bir destekten yoksun kalacaktır. Kurulda, Mecliste bulunan partilerin birer kişiyle temsilci bulundurması son derece uygundur ve ülkede bulunan işçi konfederasyonlarının da bu konularda temsil edilmesi gerektiği kanısındayız.

Şimdi, bu Türk ve Türk dili meselesiyle ilgili, grubun yaptığı itirazlar sadece bu yasayla ilgili değil. Bakın, size bir örnek vereyim: Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyinin Kurulmasına Dair Nahçıvan Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı'nın başında ne diyor? "Türk dili konuşan ülkeler." Madde 23'te ne diyor? "İşbu anlaşma … Azerice, Kazakça, Kırgızca, Türkçe ve İngilizce olarak … imzalanmıştır." Şimdi burada bir tuhaflık yok mu? Başta diyorsunuz "Türk diliyle konuşan", 23'üncü maddede diyorsunuz ki "…Azerice, Kazakça, Kırgızca, Türkçe ve İngilizce olarak … imzalanmıştır."

Dolayısıyla hakikaten bu konuda biraz samimi olmakta fayda var diye düşünüyorum. Ben bütün Türki cumhuriyetlerin filmlerini büyük ölçüde izliyorum, hepsini alt yazıyla izliyorum. Keşke anlayabilsem. Ama hakikaten eğer Türki cumhuriyetlerle sağlıklı bir ilişki kurulacaksa Sayın Cumhurbaşkanından Meclis Başkanına, Dışişleri Bakanından…
Defalarca, mesela, Abhazya ile ilgili "23 Nisanda bütün dünya gençleri çağrılırken niye Abhaz gençliği çağrılmıyor, niye orayla ilişki kurulmuyor?" dediğimizde, herhâlde dünyanın bazı büyük güçlerinden icazet almadan biz orayla ilişki kuramıyoruz. Hadi buyurun, Çin'deki Uygurlarla ilgili, oradaki insan haklarıyla ilgili çok somut, açık tutum alalım. Çin'den gelen heyetlerle yapılan müzakerelerde, buralarda ne dendiğini biliyorum. Yurt dışındaki yurttaşlarımıza baktığımızda, oradaki insanlarımızla konuştuğumuzda -"göçmen, göç": "Migration"; Latince kökeni "migrare": Acı çekmek- acı çeken insanlarımız var.


Bu acı çeken yurttaşlarımızın çok sahici meseleleriyle yüzleşmek durumundayız. Açılımlar iyi ama bütün açılımların esası, zihinsel açılımdır. Bu konuda zihinsel açılımlarınız, politik alışkanlıkların zihinsel alışkanlıklardan kaynaklanması nedeniyle yeterli olmuyor diye düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte bütün bu sahici meselelerle ilgili tutum almamız aslında var olan kurumları sorgulamamızı gerekli kılıyor. Hani devleti küçültecektik? Hani bürokrasiyi küçültecektik? Eğer hakiki meselelerle yüzleşirsek hem yurt dışındaki yurttaşlarımız hem akraba kavimler ve diğerleriyle ilgili daha somut adım atabiliriz diye düşünüyorum.

Ne demişti Tevfik Fikret: "Vatanım ruy-i zemin, milletim nev'i beşer" (Vatanım tüm yeryüzü, milletim tüm insanlık) Mustafa Kemal'in belki bu yüzden en sevdiği şairdi Tevfik Fikret. Bu perspektifle bakmamızda fayda var.

NECAT BİRİNCİ (İstanbul) - Şinasi, Tevfik Fikret değil.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) - Şinasi'nin olduğu da iddia ediliyor, evet. (BDP sıralarından alkışlar)

Ufuk URAS
İstanbul Milletvekili

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder