14 Mayıs 2009 Perşembe

Ufuk Uras'ın TBMM Genel Kurulunda Gündem Dışı Yaptığı Koruculuk Sistemi ve Güvenlik Sorunları Hakkında Konuşma

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda Gündem Dışı Yaptığım “Koruculuk Sistemi ve Güvenlik Sorunları” Konulu Başlıklı Konuşmam

13 Mayıs 2009

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Mardin Mazıdağ’ın Bilge Köyü’nde yaşanan vahim olay, bütün yurtta derin üzüntü yarattı ve hem bölgeyi hem de bütün Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir çok önemli meselenin bir kez daha tartışılmasına neden oldu.

Ben de bu vesile ile koruculuk hakkındaki görüşlerimi paylaşmadan evvel, bu elim olaydan dolayı üzüntülerimi ifade ediyor, ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.

Değerli Milletvekilleri,

Söz konusu katliam kamuoyuna yansır yansımaz korucular ve koruculuk müessesesinin tartışma gündemine oturmasında şaşılacak bir şey olmadığı kanaatindeyim. Çünkü, yakın tarihimizin son yirmi beş yılı incelendiğinde görülecektir ki, Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı illerde ister adli, ister siyasi olsun yargıya intikal eden ve etmeyen bir çok suçta korucuların varlığı ve rolü söz konusu olmuştur ve olmaktadır.

Koruculuk, hepimizin bildiği gibi varlığını Kürt Sorunu’nun çözülememiş olmasından alan PKK’ya karşı, jandarma, polis ve askerin yanı sıra ilave bir silahlı güç olarak devreye sokulmuştur. Her ne kadar yasası ve uygulaması daha eskilere dayansa da, devasa bir ordu çapına ulaşması, devlet tarafından Kürt Sorunu’nun çözümü adına “büyük bir keşif” olarak başvurulan “düşük yoğunluklu savaş” yıllarında olmuştur.

Bugün geriye dönüp bakıldığında, bu uygulamanın halk içinde bir husumet bloklaşması yarattığı, bölgenin kimi ileri gelenleri için ekstra güç kaynağı olduğu, yasadışı davranışların temel dayanağı haline geldiği, elinde silah taşıyan korucuların da giderek her sorunun çözümünü namlunun ucunda aradıkları görülmektedir.

Değerli Milletvekilleri,

Koruculuğun çözüm politikalarının bir parçası olmak bir yana, kendisinin başlı başına bir sorun haline gelmiş olduğu aşikardır. Bu böyle devam edemez. Bu sosyal ve politik açmazdan çıkmanın zamanı gelmiştir. Darbecilerin yargılanmasını engelleyen Anayasa’nın Geçici 15. Maddesi de 27 yıldır geçemedi ama, ‘geçici’ koruculuk artık geçmeli, koruculuk kaldırılmalıdır. Bu yönde insani, sosyal ve psikolojik rehabilitasyon projeleri acilen geliştirilmelidir. Sayıları 70 bin olarak telaffuz edilen bu topluluğun, insani çözümler yoluyla, bir gelecek kaygısına düşmelerine yol açmadan, başka ve üretken alanlara kaydırılmaları bir sosyal devlet yükümlülüğüdür. Türkiye, AB’ye ve BM’ye verdiği, koruculuk sistemini kaldırma taahhüdünü yerine getirme konusunda artık adım atmalıdır.

Nitekim yapılan son tartışmalar da, Kürt Sorunu’nda çözüm imkanlarının açıkça tartışıldığı ve muhtelif önerilerin geliştirilmeye çalışıldığı bir aşamaya gelindiğini göstermektedir. TBMM olarak konunun parça başı çözümüne değil, kapsamlı bir paket olarak ele alınmasına ağırlık vermeliyiz.

Değerli Milletvekilleri,

Kürt Sorunu, iktidar ve muhalefet konumlarını aşan ve çözümüne katkıda bulunmamız gereken tarihsel bir sorunumuzdur. Yapmış oldukları grup konuşmalarında CHP ve MHP liderlerinin yaklaşımlarının bu kadar ağır bir sorunun çözümüne gereken katkıyı sunmadığı açıktır. Devletin şimdiye kadar ısrarla direndiği birçok politikasının başarısız olduğu ortadayken, yeni açılımları tartışmaya şans tanımayan katılıklar, akan kanı durdurmaya, toplumsal barışı sağlamaya hizmet etmez.

Toplumların bazen, iktidar ve muhalefet konumlarının üzerine çıkan sorunlarla karşı karşıya kaldıklarında, almaları gereken topyekün sorumluluğu, bugün biz de almalıyız. Bu nedenle önerimiz, TBMM’nin inisiyatif alması, muhalefetin sorumlu davranması, toplumda yeni bloklaşmaların ve gerginliklerin yaratılmasına yol açmaması, hükümetin ise DTP’yi ve seçilmiş belediyeleri sorunun çözümünde muhatap olarak benimsemesi ve çözüm için adımlar atılmasıdır.
Bu çerçevede:

·Her türlü etnik vurgudan arınmış bir anayasal vatandaşlık tanımının kabulü;
·Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarının demokratikleştirilmesi;
·Resmi dil Türkçe’nin dışında, isteyenlere Kürtçe dahil ana dillerinde öğrenim görme imkanlarının geliştirilmesi;
·Eve dönüşleri sağlayan, toplumsal ve siyasal yaşama dahil olmayı öngören kapsamlı bir af çıkarılması;
·Değiştirilen yer eski isimlerinin iade edilmesi;
·Bölgesel ekonomik ve sosyal dengesizliğin özel programlarla giderilmesi;
·Üniversitelerde Kürdoloji Enstitülerinin kurulması;
·Merkezden devredilen bazı yetkilerle yerel yönetimlerin güçlendirilmesi;için adım atılmalıdır.

Bu bağlamda TBMM’nin topyekün olarak bu doğrultuda inisiyatif alacağına, hükümetin gecikmeksizin gerekenleri yapacağına inanmak istiyor, saygılar sunuyorum.

Ufuk URAS İstanbul Milletvekili

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder