5 Ocak 2010 Salı

Umut Yeniden Ortak Rüyamız Olsun

Yeni bir yılda, yeni bir başlangıç yapmak istiyoruz. Bir kez daha Türkiye'nin geleceğini, barış içinde ve eşit koşullarda bir arada yaşama umudunu tehlikeye atan gelişmelere izin vermemek için çabalıyoruz.

Ağır kayıplar ve acı derslerle geride bıraktığımız onyılların hepimize şiddetten çıkış yolunun demokratik zeminde bulunduğunu göstermiş olması umudunu taşıyoruz.

Geçtiğimiz ilkbaharda ‘İyi şeyler olacak’ müjdesiyle başlayan 'Demokratik Açılım', 2009'un son günlerinde bir kez daha açmaza sıkıştırıldı. Ama hepimiz biliyoruz ki, aslında açmaza alınan ortak geleceğimizdir.

Yılın ilk günlerinde bir kez daha söylemek istiyorum ki, TBMM, bu kısır döngüyü aşmalı, kendisine bağlanan umutları boşa çıkartmamalıdır. Toplumsal sorunların çözümünü asker ve yargı alanına terk eden pasif izleyicilik konumuna sürüklenmemelidir. Bu durum, zaten zayıf olan demokrasimize ve onun kurumlarına olan inancın daha da aşınmasına neden oluyor.

90 yıllık bu Meclis’teki bir sosyalist milletvekili olarak olan bitene seyirci kalamazdım. Çatışmaların tüm ülke sathına yayılması, mağdurların ve ezilenlerin etnik temelde bölünmesi tehlikesi karşısında, bu olumsuz yönelimi engelleyecek politikalar geliştirmek siyasetle ilgilenen herkesin öncelikli görevidir. Mevcut siyasal partilere köklü eleştiriler yönelten ve bu ülkeye demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük getirme iddiasını taşıyanların başka türlü davranması mümkün değildir.

Barış ve demokrasi sürecinin tıkanıklıktan çıkmasına katkıda bulunmak, sorunların TBMM çatısı altında tartışılmasına ve çözüm bulunmasına yol açmak amacıyla, Barış ve Demokrasi Partisi'nin TBMM'de grup kurma imkanına kavuşması için küçük bir adım atarak, bu partiye katıldım.

Umuyorum ki, geleceğimiz hakkında endişe duyan her sorumlu yurttaş ve siyasal partinin sergileyeceği kararlılık ve çabayla, barış ve umut yeniden ortak rüyamız olur ve Türkiye karanlık günlerini kısa zamanda geride bırakır.

Umuyorum ki, başta hükümet olmak üzere TBMM’deki tüm partiler sorunları derinleştiren kimi idari uygulamalara son verilmesi ve kimi genelgelerin kaldırılması, 367 oy gerektirmeyen kimi yasaların değiştirilmesi adımlarını atarak barışa bir şans tanıyabilir. Bu yönelim, şiddeti reddeden, barış ve demokrasiden yana olan herkesin ve her parlamenterin öncelikli görevidir.

Umuyorum ki, kimsenin aç ve açıkta kalmadığı, adalet ve özgürlüğün sınırsızca solunduğu, sorunların serbestçe tartışıldığı, kimsenin dinsel ve etnik kimliğini gizlemediği, hiç kimseye istemediği bir kimliğin zorla dayatılmadığı, tarihiyle ve komşularıyla barışık, özgür ve demokratik bir Türkiye'ye giden yolun açılması mümkün olur.

Dün olduğu gibi bugün de bu umutları gerçek kılmak için mücadele etmeyi, barış, demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin TBMM içindeki sözcülerinden olmayı ve bu uğurda mücadele edenlerle yan yana durmayı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğim.

05 Ocak 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder