4 Kasım 2009 Çarşamba

Siyasette Sivil-Asker İlişkileri Üzerine TBMM Genel Kurul Görüşmelerine Yaptığım Konuşma

Sayın Başkan, değerli vekiller;

Türkiye siyasetinin öncelikli konuları arasında siyasetin sivilleşmesi, demokratikleşmesi yer almaktadır. Toplumsal, siyasal sorunları Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında siyaset üzerinden çözmek esastır. Bu yüzden siyasetin alanının genişletilmesi öncelikli görevimizdir. Anayasa değişiklikleri başta olmak üzere, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası'nın demokratikleşmesi gibi. Devlet merkezli siyasetten, toplum merkezli siyasete geçişin bu şekilde temelleri oluşacaktır. Askerî bürokrasinin siyasi parti gibi hareket etme keyfiyeti yoktur. Egemenlik kayıtsız şartsız milletinse, bunun üzerinde bir irade söz konusu değilse Türkiye Büyük Millet Meclisi öncelikli olarak bu konuyu ele almayacak da hangi önceliği olacaktır? Silahlı kuvvetleri, orduyu korumanın yolu orduyu siyaset dışı tutmaktan geçmektedir.

Bismarck, zamanında "Prusya'nın ordusu yok, ordunun Prusya'sı var." diyordu. Benzer bir durumun ülkemizde olması fırsatı verilmemelidir. Tam da bu nedenlerden dolayı Mustafa Kemal Atatürk, 30'lu yıllarda Askerî Ceza Yasası'nı ittihatçı zihniyete karşı oluşturmuş ve askerin siyaset dışı kalmasının tedbirlerini almıştı. Bu kaygılar çerçevesinde zamanında "Sarıkız", "Ayışığı" gibi darbe planları konusunda da araştırma önergesi verdik ama Meclisimizde iktidar ve muhalefet partileri maalesef Meclisin öncelikli olarak bu konuyu gündeme alması hassasiyetini göstermediler. Hâlbuki Türkiye Büyük Millet Meclisi, tarihinde kaç kez askerî müdahale ve muhtıra gibi demokrasi dışı adımlarla karşı karşıya kalmıştır. Bunlar demokrasinin yerleşmesini, kökleşmesini ve gelişmesini engellediği gibi çok ciddi gerilemelere de neden olmuştur. Gelecekte bu tür müdahalelerin yaşanmaması için Parlamentonun kendi varlığını ve faaliyetinin sürekliliğini savunması büyük önem taşımaktadır. 13/5/2008 tarihinde de araştırma komisyonu için DTP'li milletvekilleriyle bu konu gündeme getirilmişti, bugün gündemin 207'nci sırasındadır. Şimdi, fırsat bu fırsattır, DTP'nin gündeme getirdiği bu çerçevenin Meclis tarafından benimsenmesi önemlidir. Genelkurmayın toplumu biçimlendirme iddiası karşısında iktidar ve muhalefet partilerinin göstereceği hassasiyet ve bu konunun Meclis çatısında ele alınması önemli.

Bertrand Russell iki türlü ahlak vardır diyor: "Söyleyip uygulayamadığımız, uygulayıp da söyleyemediklerimiz." O yüzden siyasette içimizin ve dışımızın bir olması son derece önemlidir. Çok kültürlü, çok kimlikli, çok inançlı bir Türkiye'nin geleceğinin şekillenmesinde, bu geleceğe matuf her türlü demokrasi dışı arayış karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisindeki bütün renklerin barıştan yana, demokrasiden yana, özgürlüklerden yana tek vücut olması beklenir. Mezarda zaten hepimiz aynılaşıyoruz. Hayatı mezarlığa çevirmenin gereği yoktur. O yüzden siyasetin bu anlamda tam bir samimiyet testinden geçtiğini düşünüyoruz. Hangi partimize soracak olursak her biri her türlü demokrasi dışı arayışa, her türlü hukuk dışı arayışa karşı tutum aldığını ifade edecektir. Ama biz zamanında bu araştırma önergesini verdiğimizde siyasi partilerimiz maalesef sessizlikle karşıladılar. Sadece DTP milletvekillerimizin oylarıyla bu konuda araştırma önergesi vermiştik. Bu şimdi yeni bir fırsattır. Bunun bu samimiyet testinden hepimizin geçmesi gerekiyor.

Montesquieu "Yasaların Ruhu" kitabında yasaların tek başına gücünün yeterli olmadığını, erdemin de gerekli olduğunu ifade ediyor. Erdemli olan, her türlü demokrasi dışı arayış karşısında, her türlü hukuk dışı arayış karşısında hukukun üstünlüğünün, Meclisin üstünlüğünün, demokrasinin üstünlüğünün altını çizmekti. Bir sosyalist milletvekili olarak faşizmin propagandacılarından Goebbels'e hak vermek tuhaf kaçabilir ama, Goebbels zamanında "İnsanlarda düşünce tembelliği oldukça bizim sırtımız yere gelmez." diyordu. Bizler de eğer demokrasi dışı arayışlar karşısında, askerî vesayet karşısında, militarizm karşısında düşünce tembelliği ve hayırhah tutum içine girersek, biat kültürünü sorgulamazsak, gelecek kuşaklara emanet etmemiz gereken demokrasi ve cumhuriyet karşısında ciddi bir sorumlulukla karşı karşıya kalırız. "Halkı rencide eden âlemde, kendi rencide olur son demde." sözü bir Anadolu bilgeliğini ifade ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün partileri demokrasiden yana, hukuktan yana, demokrasinin, hukukun temel ilkelerini rencide eden her türlü cuntacı arayışa karşı demokrasinin bölünmez bütünlüğü çerçevesinde bir tutum almak durumundadır.

En son Avrupa Birliği İlerleme Raporu'na da baktığımızda, askerî mahkemelerin işleyişlerinin AB standartlarına uygun olmamasından, Sayıştayın askerî harcamaları denetleme yetkisinin sınırlı olmasından, Genelkurmay Başkanının Ergenekon'a ilişkin açıklamalarının yargı üzerinde bir baskı olarak kabul edilmesine değin, matruşka siyasetinden açık siyasete geçilmeye ve her türlü vesayete karşı tutum almaya yönelik çok açık hükümleri var ama bu esas itibarıyla ilerleme raporunun değil bizim problemimiz olmalıydı. Biz, öncelikli olarak Mecliste bu konuyu ele almalıydık ve Meclisin iradesine paralel irade oluşturmak isteyenler, Meclis dışında kendini güç vehmedenler yani Ergenekon siyaseti karşısında, yani her türlü cuntacı arayış karşısında Meclisin caydırıcı olma işlevinin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz.

Gülten Akın bir şiirinde "Aynı dille konuşuyoruz ama aynı dili konuşmuyoruz." diyordu. Demokrasinin dili, hukukun üstünlüğünün dilinin konusunda bir ortaklığı oluşturmak açısından bu zemin önemli.

Namık Kemal, zamanında çok sert bir ifade kullanmış: "Ne utanmaz köpekleriz/Kimi görsek etekleriz." demiş. Hakikaten, demokrasi dışı arayışlar karşısında, hukuk dışı arayışlar karşısında, cuntacı arayışlara biat etme karşısında Namık Kemal'in bize işaret ettiği doğrultuda her türlü zorbalığa karşı, her türlü ceberut anlayışa karşı, her türlü siyasete, otoriter eğilimlere karşı son derece açık bir tutum almak zorundayız. Tahmin ediyorum, gelecek kuşaklara ve çocuklarımıza bırakacağımız en iyi armağan bu olacaktır.

O yüzden, DTP Grubunun bu önergesi doğrultusunda hemfikir olacağımızı umut ediyorum, hepinize saygılarımı sunuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder