2 Ocak 2011 Pazar

Hrant Dink Davası'na İlişkin İçişleri Bakanlığı'na Yönelik Soru Önergesi

TÜRKİYE BÜYÜK MÎLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA,

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Prof.Dr. Sayın Beşir ATALAY tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 24.12.2010

Ufuk Uras
İstanbul Milletvekili

l-AİHM'in Hrant Dink Davası Kararında İçişleri Bakanı'na sorulacak sorulara zemin teşkil eden kısımlar:

"Mahkeme, bir yandan Trabzon ve İstanbul Emniyetinin, diğer yandan da Trabzon Jandarmasının bu cinayet olasılığından ve hatta azmettirdiğinden şüphelenilen kişilerin kimliğinden haberdar olduğunu belirtir. (67. paragraf)

Bu nedenlerden dolayı, Mahkeme, resmi makamların Fırat Dink'İn Ölümcül bir saldırıya maruz kalma ihtimalinin yüksek olduğunu bildiklerini ya da bilebilecek durumda olduklarım düşünmektedir. Ayrıca, somut koşullara bakıldığında, bu tehlike açık ve yakın bir tehlikedir. (70.paragraf)

Hrant Dink Davası'na İlişkin Soru Önergesi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA,

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 24.12.2010

Ufuk Uras
İstanbul Milletvekili

AİHM'in Hrant Dink Davası Kararından çıkan sonuçlar:

Türkiye Cumhuriyeti devletinin taraf olduğu Avrupa İnsan haklan Sözleşmesinin ihlal iddialarını incelemekle görevli ve yetkili olan ve yine Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisini kabul ettiği Avrupa İnsan Haklan Mahkemesinin Hrant Dink'in ailesi tarafından yapılan başvurularla ilgili olarak verdiği 14 Eylül 2010 tarihli kararında Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 2. maddesinin maddi ve usuli boyutuyla; 10. maddesinin ve 13. maddesinin Sözleşmenin 2. Maddesi ile beraber ihlal edildiğine karar vermiştir.

Hrant Dink Davası'na İlişkin AİHM'e Gönderilen Savunmayla İlgili Soru Önergesi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA,

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 24.12.2010

Ufuk Uras
İstanbul Milletvekili

Hrant Dink davasıyla ilgili olarak Avrupa İnsan Haklan Mahkemesine gönderdiğiniz savunmanın basına yansımasının ardından bu savunmanın "ruhunuza birçok krizden ağır geldiğini, oruçtan bile ağır geldiğim, içinize sindiremediğinizi" ifade etmiştiniz.

Ufuk Uras'ın 2011 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 28. Maddesi Üzerine Yaptığı Konuşma

Sayın Başkan, değerli vekiller; bütçe görüşmelerinin sonuna doğru gelirken, bu görüşmelerle ilgili genel olarak izlenimlerimi sizle paylaşmak istiyorum.

Sayın Bakana geçen gün takılmıştım, erkeklerden oluşan bir heyet diye. Bir rötuş yaptı ama çok değişen bir şey yok. Bu "devlet ricali" lafı -rical, adamlar demek- devlet adamları lafından mütevellit, hep böyle bir erkek egemen dünyada yaşamaya devam ediyoruz.

Çoğulculuk, bütçe görüşmelerinde tabii önemli. Farklı görüşlerin olması, çok seslilik bir insani, siyasi olgunlaşmayı gerektiriyor ama çok seslilik yüksek seslilik anlamına gelmiyor. Zaman zaman bizim BDP Grubuna yüksek sesle seslenen vekillerimizi gördüğümde, aklıma hemen Hemingway'in bir hikâyesi geliyor. Konuşma yaparken kenara yazarmış "Burada fikirler zayıf, burada yüksek sesle konuşulacak." diye. Bu zayıf fikirler her zaman bizim gruba yönelik olduğu zaman gündeme geliyor ama zihnimizdeki hapishanelerin sorgulanması açısından, insanlıktan umudu kesmemek gerekiyor.

Ufuk Uras'ın 2011 Bütçe Görüşmelerinde YÖK Üzerine Yaptığı Konuşma

Sayın Başkan, değerli vekiller; 12 Eylül Anayasası’yla sorunu olanların YÖK’le sorunu olmaması mantık zincirinde kopmak anlamına geliyor çünkü Yükseköğretim Kurulu, 12 Eylül 80 askerî darbesinin ardından, üniversiteler üzerinde bir baskı ve denetim aracı olarak kurulmuştur. Gençleri anarşist, terörist, üniversiteleri de terör ve şer yuvası olarak tanımlayan bir zihniyetin aldığı bir önlemdir YÖK. Nasıl 12 Eylül Anayasası’nın ruhuna dokunmadan, onun otoriter ve demokratik olmayan zihniyetiyle hesaplaşmadan demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapılamazsa, YÖK’ün bu temel özelliği de değiştirilmeden özgür ve özerk bir üniversite eğitimi geliştirilemez çünkü bu YÖK, siyasi iktidarların üniversiteler üzerindeki denetimini yirmi dokuz yıl boyunca yeniden üreterek başlangıçtaki işlevini kesintisiz olarak sürdürmüştür, hâlen de sürdürmektedir. YÖK, siyasi iktidarın üniversiteler üzerinde hem kalemi hem de kılıcıdır. AK PARTİ Hükûmetinin YÖK’te ağırlığı elde ettikten, YÖK’ü kendi çöplüğü hâline getirdikten sonra bu kadar YÖK sever olmasının nedeni budur. Evet, YÖK savar değil, YÖK sever bir İktidar var karşımızda. Ama yine kendisi gibi düşünmeyen gençleri, üniversitelileri coplatmaya, gazlatmaya, kendisi gibi düşünmeyenleri dışlamaya ve ötekileştirmeye başlayan bir İktidar var karşımızda.

Ufuk Uras'ın Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2009 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı Üzerine Yaptığı Konuşma

Sayın Başkan, değerli vekiller; önce Sayın Bakanım bir dakikanızı alacağım ama, her görüşmede söylüyorum, yine bakıyorum bürokraside bir tane kadın arkadaş yok, bir erkek topluluğu olarak görüşmelere geliyorsunuz. Hemcinslerinize gösterdiğiniz bu dayanışma konusunda sizi önce eşinize, sonra Türkiye'deki tüm kadınlara havale ediyorum.

Değerli Başkan, değerli vekiller; 2011 bütçesini tartışırken şüphesiz ki dünyanın ekonomik koşullarını göz ardı edemeyiz. Bugünün dünyası dünün dünyasından farklıdır. Dünün dünyasında ülkelerarası ekonomik koordinasyon büyük ölçüde G-7'lerce yapılmaktayken bugünün dünyasında aynı ihtiyacı "G-20" adı verilen yeni bir birlik karşılamaya çalışıyor. Bu ihtiyacın ortaya çıkışında, Çin ve Hindistan gibi geniş nüfuslu ülkelerin ucuz emek ve teknoloji yoluyla elde ettikleri maliyet avantajlarıyla birçok üründe rekabet üstünlüğü elde etmeleri yatıyor. Böylelikle, Çin, Hindistan, Brezilya gibi ülkelerin dünya ekonomik faaliyetleri içindeki payları arttıkça geleneksel G-7 ülkelerinin etkileri de azalıyor.

Ufuk Uras'ın Dışişleri Bakanlığı Bütçesi Üzerine Yaptığı Konuşma

Sayın Başkan, değerli vekiller; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına, Dışişleri Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü bu Genel Kurul toplantısında, Türkiye'nin dış politikasıyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisine, ulusal ve uluslararası kamuoyuna yansıyan bilgiler ve Hükûmetin pek de cömert olmayan sınırlı bilgilendirmeleri üzerinden görüş ve değerlendirmelerimizi sayın heyetinizle paylaşmaya çalışacağız. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin ne denli zorlu bir coğrafyada bulunduğunu hem tarihimiz hem de bugünümüz yeterince bize göstermektedir. Yalnız bugünün uluslararası ilişkileri ve dengelerinden kaynaklanan sorunlar değil, bünyesinden yirmi yedi devlet çıkan Osmanlıdan devraldığımız ilişkilerden de beslenen çeşitli sorunlar nedeniyle de bunu her dönemde çok sıcak bir şekilde yaşıyoruz. Yerelliğin neredeyse devrini tamamladığı, küreselleşmenin giderek hâkim eğilim hâlini aldığı günümüz dünyasında, dış politika da devletin özel alanı olmaktan çıkıp sivil siyasetin ve yurttaşların üzerinde söz söylediği ve saydamlaşma talebini yükselttiği bir açık politik zemin hâline gelmeye başlamıştır.